Главная | Обратная связь | Поможем написать вашу работу!
МегаЛекции

Bu Hadise Yapэlan Bazэ Эtirazlara Cevaplar 11 глава




“Ey inananlar! Allah’tan sakэnэn ve doрrularla beraber olun!” [347]

Evet, Allah-u Teвlв, baюta veliler olmak ьzere bilumum kвmil Mь­minlerle dost olmamэzэ emrediyor. Allah Celle Celвlulы mьюriklerin cansэz putlarэna da, bu ilmi verdim diyor mu? Demiyor! Ama Mьmin kullarэna юцyle buyuruyor:

إِنْ تَتَّقُوا اللهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا

“Eрer takva ьzere olursanэz, Allah size furkan ve nur verir” [348]

“And olsun Эsrвоl oрullarэn­dan sizden evvel gelip geзen insanlar iзinde цyle kimseler vardэ ki, onlar peygamberler (derecesinde) olmadэklarэ hвlde kendilerine ha­ber ilham olunurdu. Eрer ьmmetim iзinde de bunlardan bir kimse bulunursa, o da Цmer (b. el-Hattab)’dir” [349]

Allah (Celle Celвluhы), bu ilmi Hazreti Цmer radэyallahu anh’a ver­miю. Nitekim Цmer radэyallahu anh de, binlerce kilometre uzaklэktaki Эran’эn Nihavend bцlgesinde yenilmek ьzere olan Эslвm askerlerini ve askerlerden Sвriye’yi gцrmью, “Sвriye daрa, daрa!” “Cebel, Cebel!” diyerek seslenip, uzaktan orduya yardэm etmiюtir.[350]

إِنَّ فِي ذَلِكَ لآيَاتٍ لِلْمُتَوَسِّمِينَ

“Elbette bunda basоret ve ferвseti olanlar iзin ibretler vardэr.” [351]

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:

عن أبى سعيد الخدري رضى الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: اتقوا فراسة المؤمن فإنه ينظر بنور الله.

“Mьminin ferвsetinden sakэnэn. Зьnkь o, Allah’эn nuru ile bakar.” [352]

Yolda yьrьrken bir kadэna bakan bir adam, Hazreti Osman (radэyallahu anh)’эn yanэna girince, Hazreti Osman (radэyallahu anh):

— “Biriniz iзeri giriyor ve iki gцzьnde zina eseri gцzьkьyor” der. Bu­nun ьzerine adam: “Resыlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’den sonra bir vahiy mi ge­liyor yoksa?” diye sorar. Hazreti Osman radэyallahu anh: “Hayэr! Ancak Mьminin feraseti vardэr.” der. [353]

Allah Celle Celвluhы putlara furkan, nur, basiret ve ferвset verdim diyor mu?! Nasэl bu vasэflara sahip insanlarэ putlarla kэyaslarsэnэz?!

Hazreti Peygamber’e sordular: ”Burada sцzь edilen veliler kimlerdir, Ey Allah’эn Resulь?...”Cevap юuydu: Velilerim o kimselerdir ki, gцrьldьklerinde Allah (Celle Celвluhы) zikredilir. [354]

Putu gцrdьрьmьzde юirk akla geliyor. Siz nasэl olur da, gцrьldьрьnde Allah Celle Celвluhы’nun zikredilmesine sebep olan insanэ putlarla bir tutar­sэnэz? Юevkвni konuyu sonunda юцyle baрlamэюtэr:

Юevkвnо konuyu sonunda юцyle baрlamэюtэr: Enbiyв’dan herhangi bir nebi veya ulema’dan herhangi bir вlim ya da evliya’dan herhangi bir veli ile tevessьl eden kiюi, o araya koyduрu zвtэn, hiзbir iюte Allah ile ortaklэрэ bulunduрuna inanmaz, zira bцyle bir itikada sahip olan kiюi aзэk bir sapэklэktadэr. [355]

“Dikkat edin! Halis din Allah’эndэr; onu bэrakэp da putlardan dostlar edi­nenler: ‘Onlara, bizi Allah’a yaklaюtэrsэnlar diye kulluk ediyoruz’ der­ler.” [356]

Yukarэdaki mana, tefsirlerin hemen tamamэnэn ьzerinde ittifak ettiрi bir manadэr. Diyanet Vakfэ’nэn зэkardэрэ mealde de bцyle yazmaktadэr. Fa­kat Selefiler ve Vahhabiler, ayette putlar iзin kullanэlan “veli: dost” keli­mesinin “Allah dostlarэ” olarak bilinen “veliler” юeklinde anlaюэlmasэ iзin цzel bir gayret sarf ederek юцyle mana vermiюlerdir:

“Эyi bil ki, halis din yalnэz Allah’эndэr. Ondan baюka velileredinenler: ‘Biz bunlara, sэrf bizi Allah'a yaklaюtэrmalarэ iзin tapэyoruz’ derler.”

Bu manayэ verdikten sonra, iюi daha da ileri gцtьrmьюlerdir. Velileri seven ve onlarla Hakk’a tevessьl edip юefaatlerini uman Mьminleri mьrюid-lerine ibadet ediyor gibi gцstererek, onlarэ ayette anэlan mьюriklere ben­zet­meye зalэюmэюlardэr Bцylece Allah’a ortak koюulan cansэz putlara secde eden­lerle, Cenab-э Hakk’a secde edenleri bir tutmuюlardэr.

Demek ki вyette zikredilen “Allah’tan baюka veliler”den kasэt, Mь­minler deрildir. Putlar ve юirk koюulan diрer varlэklardэr. Zaten вyet-i kerоme de, putperest mьюrikler hakkэnda nazil olmuюtur.

Mekkeli mьюrikler, kendi elleriyle yaptэklarэ putlara ibadet ediyor­lardэ. Hatta peynir ve helva gibi yiyeceklerden yaptэklarэ putlara tapэyor, acэkэnca da bunlarэ yiyorlardэ. Gerзi fэtratlarэ gereрi; yerleri, gцkleri, ken­dilerini ya­ratan, цldьren, dirilten, rэzэk veren bir Allah’a inanэyorlardэ.[357] Fakat inandэk­larэ bu Yьce Yaratэcэya ortak koюmaktan da geri durmuyor­lardэ.

Allah'эn yarattэрэ ekinlerle hayvanlardan Allah'a bir hisse ayэrэp, boю dьюьncelerine gцre, bu Allah’эn diyorlardэ, bu da ortaklarэmэz olan putlarэn. [358]

“Onlar (mьюrikler) bir hayвsэzlэk yaptэklarэ zaman: ‘Biz atalarэ­mэzэ bunun ьzerinde bulduk, Allah da bize bunu (fuhuюla ameli) emretti’ derler. O iman etmeyenlere sцyle; Allah hiз bir zaman fahювyэ emret­mez. Bilmeyeceрiniz юeyleri Allah’эn ьzerine mi (atэp, iftira ederek) sцylь­yorsunuz.” [359]

Kur’an-э Kerоm’de:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنْزَلَ اللهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا أَلْفَيْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا أَوَلَوْ كَانَ آبَاؤُهُمْ لا يَعْقِلُونَ شَيْئًا وَلا يَهْتَدُونَ

Onlara: ‘Allah’эn indirdiрi hьkьmlere uyun!’ denildiрinde, onlar ‘Hayэr biz atalarэmэzэ ьzerinde bulduрumuz yola uyarэz’ dediler. Ya atalarэ bir юey anlamamэю, hakikati de bulamamэю idiyseler?” [360]

أَجَعَلَ الْآلِهَةَ إِلَهًا وَاحِدًا إِنَّ هَذَا لَشَيْءٌ عُجَابٌ

Эюte tutmuю, bunca ilвhэ tek bir ilвh yapmэю. Bu gerзekten юaюэlacak bir юey, зok tuhaf!” [361] diyorlardэ.

Atalarэndan beri юirke alэюmэю olan cahiliye kafasэ, bunca insanэn, зe­юitli emel ve duygularэnэ yalnэz tek bir mabudun tatmin edebileceрini dьюь­nemiyor, her юeyin hьkьmranlэрэnэn onun elinde olduрunu [362] anlayamэyor ve tevhide юaюэyorlardэ. Ancak sorulduрu zaman, bu mьюrikвne hareketle­rini doрru gцstermek iзin, putlarla ilgili olarak “biz onlara ibadet etmeyiz. Sa­dece bizi Allah’a yaklaюtэrmalarэ iзin onlara ibadet ediyoruz” diyorlardэ.

Эюte bu вyet-i kerime ile Cenab-э Hak, onlarэn cahilce mazeretlerini yьzlerine vurarak ahirette hьkmьnь vereceрini beyan etmektedir. Hэristi­yanlarэn Эsa aleyhisselвm’э, Yahudilerin de Ьzeyir aleyhisselвm’э Allah’a ortak koюmalarэ da bu kabildendir. Bunlar, Hakk’эn dэюэnda herhangi bir var­lэkta gьз ve kudret vehmettikleri iзin mьюrik olmuюlardэr. Yani Hazreti Эsa ve Ьzeyr aleyhisselвmda, Allah’эn yarattэрэ bir kudret yerine, mьstakil bir kud­ret vehmetmiюlerdir. Sыfiler, Ehl-i Sьnnet itikadэna sahiptirler. Sыfiler, (fenв fi’l-ef‘вl, fenв fi’s-sэfat ve fenв fi’z-zвt mertebelerinde) Hakk’эn fiil, sэfat ve zatэndan baюka bir юey mьюahede etmezler. Ayrэca onun dэюэnda herhangi bir mahlыkta kudret tevehhьm edilmesine, Allah’tan baюka hakiki bir fail kabul edilmesine юiddetle karюэ зэkarlar.

“Yardэm etti, yedirdi, iзirdi, oturdu, kalktэ” gibi sцzler de mecazidir. Gerзekte yardэm eden, yediren, iзiren, oturtan, kaldэran Allah’tan baюka bir varlэk yoktur. Ne bir peygamber, ne bir veli, ne de herhangi bir yaratэk Allah’эn irade ve kudreti olmadan yerinden kэmэldayamaz.

قُلِ اللهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ

“De ki: Allah, her юeyi yaratandэr. O, birdir. Her юeye ьstьn ve kahredicidir.” [363]

Юu halde, salih amelinden dolayэ kendisi ile tevessьl edilen kвmil za­tэn, fiilleri de Allah’a aittir. Ancak Allah dilediрi zaman, onlar iзin zor olan bir iю de yoktur. Tэpkэ Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Ayэ iki parзa etme mucizesi ve kuru bir aрacэn yeюerip Hazreti Meryem’e hurma vermesi kerameti gibi. [364]

Bu hususta Kadэ Эyвz юunlarэ sцyler:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Muaz radэyallahu anh’a, ev-vela Yemenlileri Allah’э tevhid ve Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in peygamberliрini tasdike davet etmesini emir buyurmasэ, onlarэn Allah-u Te­вlв’yэ bilmediklerine delildir. Yahudilerle Hэristiyanlar hakkэnda hвzik ke­lвm ulemasэnэn mezhebi de budur.

Yahudilerle Hэristiyanlar, her ne kadar ibadet ederek ellerindeki sem‘i deliller icвbэ, Allah’э bildiklerini gцstermek isterlerse de, onlar hakikatta Allah’э bilmezler.

Gerзi akэl, bir peygamberi tanэmayan kimsenin Allah-u Teвlв’yэ bil­me­sini mьmteni saymaz. Ama bцylesi hakkэnda Kadэ Эyaz юцyle der:

“Allah’э mahlыkatэna benzeten ve onu cisimleюtiren Yahudilerle ona зocuk veya zevce izafe eyleyen yahud ona hulыlь (mahlыkвtэn iзinde bulun­mak), intikвli (bir yerden baюka yere hareket etmek) ve imtizвcэ (mahlыkвt ile karэюmak) caiz gцren Hэristiyanlar; Keza Allah’э, lвyэk olmadэрэ sэfatlarla vasэflandэran veya ona юerik izafe eden ve mahlыkвtэ hakkэnda muвrэz davra­nan (yaratma hususunda kendisine muвrэz/rakib atfeden) Mecыsilerle, Sene-viyye fэrkalarэ Allah’э bilmemiюlerdir.

Binaenaleyh, onlar kendisine ibвdet ettikleri mabutlarэ iзin “Allah” da deseler, Allah o deрildir. Зьnkь o Vacibь’l-Vьcыd olan Allah’эn sэfatla­rэyla mevsыf deрildir. Юu halde Yahudilerle Hэristiyanlar, Allah-u Azоmьюювn’э bilmiyorlar, demektir.” [365]

Hвfэz b. Hacer el-Askalвnо Fethu’l-Bвri eserinde diyor ki:

قال حذاق المتكلمين: ما عرف الله من شبهه بخلقه أو أضاف إليه اليد أو أضاف إليه الولد فمعبودهم الذي عبدوه ليس هو الله وإن سموه به.

Uzman/цnde gelen kelвm вlimleri dediler ki: Allah-u Teвlв’yэ mahlы-katэna benzeten veya O’na (uzuv veya parзa manasэnda) el veya зocuk atfe­den kiюilerin taptэklarэ ma‘butlarэ, Allah-u Teвlв deрildir; ona “Allah” dese­ler bile. [366]

ЭDDЭВ:

قُلِ ادْعُوا الَّذِينَ زَعَمْتُمْ مِنْ دُونِهِ فَلا يَمْلِكُونَ كَشْفَ الضُّرِّ عَنْكُمْ وَلا تَحْوِيلا أُولَئِكَ الَّذِينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ إلى رَبِّهِمُ الْوَسِيلَةَ أَيُّهُمْ أَقْرَبُ وَيَرْجُونَ رَحْمَتَهُ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُ إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا

“De ki, Allah’эn dэюэnda kuruntusunu ettiklerinizi зaрэrэn bakalэm; onlar, sэkэntэnэzэ ne gidermeye, ne de bir baюka tarafa gьз yetirebilirler. Зaрэrэp durduklarэ bu юeyler de, Rablarэna hangisi daha yakэn diye vesile ararlar, rahmetini umar, azвbэndan korkarlar. Зьnkь Rabbinin azвbэ cidden korkunзtur.” [367]

CEVAP:

Bu вyetlerin meвlinde, affedilemez birзok mьhim yanlэю veya tahrifler var. Bir kaзэ юцyledir:

(Birincisi): Burada bilinзsizce bir yorum yapэlmэю olabileceрi gibi, ka­sэtlэ bir telbis (karэюtэrma) ve юaюэrtma da bulunabilir. Allah-u a‘lem. Вyette geзen yed‘ы ’nun, yani da‘vet’in manasэ, burada ibвdet demektir. Зьnkь ilim sahipleri bilirler ki, da’vet ve duв, kavl, sцz, nida/seslenmek, yardэm isteme, suвl-istifham, sual-taleb, tesmiye/isim verme, bir юeye зaрэrma ve teюvik ve ibвdet manalarэna gelir.

Nitekim bu husыsta geniю aзэklama цnceden geзti. [368]

(Эkincisi): Mealde geзen hangisi daha yakэn diye vesile ararlar ibaresi­nin ne mana ifвde ettiрini bilen beri gelsin. Эnanэyorum ki, bunu siz de bil­miyorsunuz. Allah aюkэna, bu ne demek? Bu kadar da ciddiyetsizlik olmaz.

Юu, diye tabоri, ya mefьlьn leh’dir, yani iзin manasэndadэr. O, tak­dirde mana, (hangisi daha yakэn olduрu iзin) olur ki, sцzьn bьtьnь iзinde hiзbir mana ifвde etmeyen bir sцz. Veya kavl yahud o manada bir lafzэn mefьlьn bihi olarak mekыl-i kavli olur, (diye) юeklinde gibi; (gel diye baрэrdэ, gel diye sцyledi) benzeri. O takdirde de meal bir mana ifвde etmiyor. Yani юu meвl bir юey an­latmayan, mьhmel meal, manasэz tercьme.Mьfessirlerin cumhыruna gцre вyetteki eyyьhьm lafzэ, yebteрыne deki (vav)dan, yani, fвilden bedeldir.

Bu takdоrde mana, Onlarэn ibвdet etmekte olduklarэ kimseler(den), hangileri (O’na/Rablerine) daha yakэnsa, onlar, Rabblerine (varmaya) ve­sile ararlar,veya, Эbвdet etmekte olduklarэ(dan) hangileri (O’na/Rablerine) daha yakэnsa, onlar Rablerine (varmaya) vesоle ararlar юeklinde olur.

Bazэ tefsirciler de, vesоle ararlar lafzэnda, юiddetli hэrs ve istek duy­mak manasэnэn bulunduрunu, bu takdirde mananэn, hangilerinin daha yakэn olacaklarэna юiddetli hэrs ve istek duyarlar юeklinde olduрunu, sцylerler. [369]

Bu takdirde ise, ortaya bilinen vesоle ve tevessьlьn dэюэnda (lehinde veya aleyhinde olmayan) bir mana зэkar.

(Ьзьncьsь): (Зaрэrэp durduklarэ bu юeyler) dediрiniz, Hazreti Эsв ve Uzeyr aleyhimesselвmdэrlar. Onlar iзin, her hangi bir юey iзin, Tьrkзe’deki manasэyla kullanэlan юey tabоri kullanэlmaz. Aksine, kimseler veya zвtlar gibi ifвdeler kullanэlэr. [370] Yok, eрer, o, юeyler dediрinizin cansэz putlar olduрunu iddiв edecek olursanэz, onlar, nasэl vesile ararlar? Bu ne lвubвlilik?

 

Duв Ne Demektir, Min Dыnillah’эn Manasэ Ne Demektir?

ЭDDЭВ:

Herhвlde юu вyet konuya nokta koyacaktэr.

وَمَنْ أَضَلُّ مِمَّنْ يَدْعُو مِنْ دُونِ اللهِ مَنْ لا يَسْتَجِيبُ لَهُ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَهُمْ عَنْ دُعَائِهِمْ غَافِلُونَ

“Allah’эn berisinden Kэyвmete kadar kendisine cevap veremeyecek olana duв edenden daha sapэk kim olabilir? (Oysaki) onlar, bunlarэn duвsэndan habersizdirler.” [371]

Bazэ mealler, вyetlerde geзen duв kelimesini ibвdet diye tercьme ederek зok garip bir tutum iзine girmiюlerdir. Mesela bu вyette duв mana­sэna iki ifade vardэr.

Bunlar يدعو ve دعاء kelimeleridir. Bu kelimeleri يعبد “Ya’budu” ve عبادة “ibвdet” diye tercьme etmek doрru olmaz. Зьnkь Kur’вn-э Kerim’de, o iki kelime de geзer. Her юeyi bilen ve yerli yerine koyan Allah dileseydi, burada o kelimeleri kullanэrdэ. Цrnek olarak, Hasan Basri Зantay’эn вyete nasэl meal verdiрine baka­lэm; Bu mealde, вyet metninde:

“Allah’э bэrakэp da kendisine kэyвmete kadar cevap veremeyecek kiюiye (nesneye) tapmakta olan kimseden daha sapэk kimdir? Hвlbuki bunlar, onlarэn tapmalarэndan da habersizdirler.”

Bu gibi mealleri okuyanlar, вyeti puta tapanlarla sэnэrlayacak ve yaюa­dэрэ hayatla ilgilendirmeyecektir.

“Allah’э bэrakэp ta...” юeklinde tercьme edilmiюtir. Bu tercьme de yanlэю anlamalara yol aзabilir. Bu gibi mealleri okuyanlar, вyeti puta ta­panlarla sэnэrlayacak ve yaюadэрэ hayatla ilgilendirmeyecektir. Yani bu ter­cьmede Allah’tan baюkasэna duв edenlerin, Allah’э bьsbьtьn devre dэюэ bэ­raktэklarэ anlaюэlabilir. Hвlbuki Allah’tan baюka velоlere tutunanlar, onlarэn hep Allah’a (Celle celвluhu) зok yakэn olduklarэna inanmэюlardэr.

Hiз bir kвfir veya mьюrik, hiзbir gayrimьslim, Allah’эn varlэрэnэ inkвr etmez. Ama Allah ile kendi arasэnda, yetkisi Allah tarafэndan verilmiю bir kэsэm aracэlarэn olduрunu kabul ederek, Allah’a (Celle celвluhu) boyun eрer gibi, onlara da boyun eрerler.

Cevвbэmэz:

Цnce (Ahkaf: 5) вyetini, вyet ve hadisler doрrultusunda yaюayan kim­selere yakэюtэrmak iзin, Allah Celle Celвluhы’ya iftira ve bьyьk bir yorum hatasэ. Bu yьzden her юeye raрmen bunu bir kalem sьrзmesi olarak kabыl et­mek istiyoruz.

Sцzlerinizden terвdьfь/bazэ lafэzlarэn eю manalэ olmasэnэ inkвra kal­kэюtэрэnэz anlaюэlэyor. Bцylece farkэnda olmadan ve cвhilce evvelв, Kur’вnэn kendi diliyle tefsirini, sonra da baюka dillere tercьmesini kabыl etmediрinizi ilan etmiю oluyorsunuz. [372]

Terвdьf, mьteradiflik, yani iki kelimenin bir nispette aynэ manalэ ol­masэ, dilde bir vвkэadэr. Azэcэk dil tahsili olanlar, bunu kabыl ederler. Evet, mьterвdif kelimelerin temel medlыlь (deрiюik itibвrlara gцre, mana, mefhыm ve maksadэ) aynэ olmakla beraber, ifвde ettikleri zвid, deрiюik mana ve nьkteler de olabilir.

Bazen de bir mana, onu ve baюka manalarэ iзinde bulunduran lafэz­larla ifвde edildiрi olur. Bir lafэz baюka lafэzlarla mьюterek manalэ olabile­ceрi gibi, onlarla arasэnda umыm husыs mutlak, umыm husыs min vechin ve musвvвtlэk nispetleri de bulunabilir. [373] Bu юekil kullanmalarda birзok engin dil incelikleri vardэr ki, bunlar erbabэna malыmdur.

(يعبد) Ya’budь ile (يدعو) yed’ы kelimelerinin ifвde ettikleri ibвdet ma­nalarэnda deрiюik cihetler ve nьkteler vardэr. Mesela, denilebilir ki, (يعبد) ya’budь ile mutlak(yani, her her зeюit)ibвdet,(يدعو) yed’ы ile de, seslenip зaрэrma ile olan ibвdetkastedilmiю olabilir. Aralarэnda umыm husыs min vechin nispeti bulunmuю olabilir.

Yani, (يعبد) ya’budь зaрэrma ile olan ve olmayan ibвdetleri iзine al­makta, (يدعو) yed’ы’ den eam/daha genel, (يدعو) yed’ы ise ondan daha husыsi, (يدعو) yed’ы da, ibвdet olan зaрэrma ile, ibвdet olmayan зaрэr­ma yэ iзine almakta, (يعبد) yabudu ’dan daha umыmо (genel), (يعبد) ya’budu ise bu bakэmdan ondan daha husыsо/цzel olmuю olabilir.

Hвsэlэ, (يدعو) yed’ы kelimesine bu вyette (يعبد) yabudu manasэ veren­ler, lafэzlar arasэndaki dцrt nispetibilen ilim ehli, her yanэyla musвvвt (denklik)nispeti iddia etmezler. Bir veya daha зok nьkte ve hik­met icabэ, burada, (يعبد) ya’budu yerine (يدعو) yed’ы lafzэnэn kullanэldэ­рэnэ bilirler. [374]

Hem, burada duвnэn ibвdet olarak tercьme edilemeyeceрini iddiв ederken, bir baюka yerde duвnэn, ibвdetin цzь olduрuna ta kendisi ol­duрu’na dвir hadisler naklediyorsunuz. Rьzgвrgьlь gibi hevв ve hevesinizin estiрi tarafa yelken aзэyorsunuz. Biz ise, her duвnэn deрil de, bazэ duвlarэn ibвdet, bazэ ibвdetlerin de duв (юeklinde) olduрuna inanэyoruz. [375]

Asэl meseleye dцnecek olursak...

Meselв, putun karюэsэnda her nevi ibвdet etme iзin (يعبد) ya’budь lafzэ kullanэlэr, ama bunu seslenerek, зaрrэlarak yapэlan bir ibвdet olduрu (يدعو) yed’ы ile ifвde edilirse, ibвdetin nevi/tьrь ve юekli de anlaюэlmэю olur. Yani temel manвya ilвve ma’nвlar da anlatэlmэю olur ki, bunlar ara­sэnda tebвyun (zэtlэk-зeliюki) olmaz.

 

(دون) / Dыn Kelimesinin Manasэ Nedir?

 

(دون) (Dыn) kelimesinde de kaю yapayэm derken gцz зэkarmayэ bэra­kэn, kafayэ koparmэюsэnэz... Evet, (دون) (Dыn) lafzэnэn зok manalarэ vardэr. Ancak, burada (أقرب) akreb /“en yakэn” manasэ veriюiniz, itikadэnэzэ bozar. Зьnkь putlarэn, Allah Celle Celвluhы’ya (دون) akreb/en yakэn юeyler ol­duрu,Mьminlerin deрil, mьюriklerin inanзlaюtэrэlmэю bir gцrьюьdьr. Hвlbuki вyette geзen bu kelime, Allah Celle Celвluhы’nun mekыlь’dьr /dediрi sцz­dьr. Yani mьюriklerden hikвye edilen bir kelime deрil, Allah Celle Celвluhы’nun kendi sцzьdьr.

Allah ise, O’na en uzak olan putlarэn kendine akreb/en yakэn varlэklar olduрunu sцylemez. Zоrв O, зeliюkili veya yalan bir sцz sцylemez. Bu, me­selenin itikat ve mana tarafэ... Kelimenin tahliline gelince... Burada buna lьzыm gцrmьyoruz. Arabо tefsоrlerde, her duвya ibвdet manasэ verilmez; bazэ duвlara ibвdet manasэ verilir. Duв ibвdetin ta kendisidir, ibaresinden de her duв (зaрэrma) ibвdettir, manasэ зэkmaz.

Lafэzlarэn anlaюэlmasэ, delвletlerinin doрru ifвde edilmesinde Arap ile Arap olmayanэn farkэ olmaz; yanlэю yanlэюtэr. Sadece (من دون الله) min dыnillвh /“Allah’э bэrakэp” ifвdesi deрil, hemen hemen tьm mealler yanlэю anlaюэlmaya sebep olabilir. Zоrв mananэn doрru anlaюэlmasэ iзin lьzыmlu meвnо ve beyвn inceliklerinin tercьmeye tamamen yansэtэlabilmesi imkвn­sэzdэr. [376] O yьzden, bazэ aзэklayэcэ bilgilere ihtiyaз vardэr. Bunlar da, hiз olmazsa kavseyn/parantez arasэ izвhlarla yapэlmalэdэr.

Duв Эbвdetin Tв Kendisidir Hadоsini Tahlоli

Bir: Hadоsteki; هُوَ = / (hьve)zamiri, zamir-i fasl’dэr ki bu, yalnэzca mьsnedi mьsnedьn ileyh ьzerine kasretmeyi ifвde eder. Yani, “ibвdettir” Mьsned’i (isnвd edilen, dayandэrэlan hьkmь) “duв” mьsnedьn ileyhine (kendisine hьkьm isnвd edilen, dayandэrэlana) kasredilir/onunla sэnэrlandэ­rэlэr.

Эki: Haberin ma’rife getirilmesi de aynэ hьkmь ifвde eder. El-Miftah sвhibi Sekkвkо bцyle sцylemiюtir. Вlimlerin зoрunluрu da bu gцrьюtedir. Yani bu takdоrde ma'nв, ibвdet duвdan ibвrettir, baюka bir юey deрildir, demek olur. Meselв: اَللهُ هُوَ الرَّزَاقُ=/”Allahu Hьve’r-Rezzвku” sцzьmьz, Rezzвk olan Allah celle celв lьhы’dur, baюkasэ deрildir, demek olur. Buna gцre;الدُّعَاءُ هُوَ الْعِبَادَةُ=/”ed-duвu hьve’l-ibвdetь” hadоsi ibв-detin duвdan ibвret olduрunu gцsteriyor (yani duвnэn bir tьrьdьr.) Bцylece hadоsten kas­tedilen Эbвdet duвdan baюka bir юey olmadэрэ demek olur ki, bundan, ibвdetin duв ile sэnэrlэ olduрu anlaюэlэr; ama her duвnэn ibвdet olduрu anla­юэlmaz. Daha aзэрэ, her ibвdet duвdan baюka birюey deрildir, ama, her duв da ibвdet demek deрildir. Bu nokta anlaюэldэysa,

Ьз: Юefaati duв demektir diyenler iзin hadоsde (Mь’minleri юirkle suзlamak iзin) hiзbir delоl yoktur. Zоrв юefaatin ’nin birзeюit duв/зaрэrma olmasэ takdоrinde ibвdet olmasэ gerekmez. Nitekim aзэk olan da budur. Зьnki duв/зaрэrma bazen ibвdet olmayabilir.

Dцrt: Nitekim Эmвm Sьyыtо Mu’terekь’l-Akrвnэnda,[377] duв’nэn, ibвdet, [378] yardэm istemek, [379] suвl (istemek), [380] sцz, [381] nidв (seslenme) [382] ve isimlendirmek, ismiyle зaрэrma [383] ma'nвlarэna geldiрini вyetlerle оzвh ediyor: Bir Эbвdet “Allahэn dэюэnda sana fayda ve zarar vermeyecek юeylere duв/ibвdet etme.” [384]

Эki Эstiвne/yardэm Эstemek.;اُدْعُوا=/ud’ы [385] “Ювhidlerinizi (yardэma) зa­рэrэn.” Herhвlde Allah Teвlв ювhidlerinize ibвdet edin demiyordur. Allah akэl versin.

Ьз Suвl/istek; اُدْعُونِي=/Ud’ыnо)“Benden isteyin, size icвbet edeyim.” [386] أَسْتَجِبْ لَكُمْ=/Estecib lekь/Ka bыl edeyim ifвdesinden anlaюэlan tekвbul karоnesiyle anlaюэlэyor ki, ud'ыnо lafzэ benden isteyin demektir.

Dцrt Kavl/sцz.;دَعْوٰيهُمْ=/Da’vвhum/“Oradaki duвlarэ/sцzleri, ‘Allah’эm! Seni tesbоh ederiz’dir” [387]

Beю Nidв/seslenme.;يَدْعُوكُمْ=/yed’ыkьm/“(Allah’эn) size sesleneceрi gьnde..” [388] Her hвlde, -hвюв- Allah’эn size ibвdet edeceрi gьnde.. demiyordur.. Allah ilim ve idrвk versin…

Altэ Tesmiye/isimlendirme /ismiyle зaрэrmak.;دُعَاءَالرَّسُولِ=/Dьвe'r-Resыli/“Ara nэzda Resыl’e, duвyэ/hitвbda bulunmayэ/O’nu ismiyle зaрэr­mayэ, bibirinize yaptэрэnэz hitвb gibi yapmayэn.” [389] Her hвlde, Allah, Resыl’e yaptэрэnэz ibвdeti, kiminizin kiminize olan ibвdeti gibi yapmayэn dememiюtir. Allah оmвn ve hidвyet versin…

Поделиться:





Воспользуйтесь поиском по сайту:



©2015 - 2024 megalektsii.ru Все авторские права принадлежат авторам лекционных материалов. Обратная связь с нами...